Kapalı Alanlarda İş Sağlığı ve Güvenliği

Kapalı Alanlarda İş Sağlığı ve Güvenliği Tedbirleri
13:49
  • 347

Kapalı Alanlarda İş Sağlığı ve Güvenliği

 

Kapalı Alanlarda İş Sağlığı ve Güvenliği Tedbirleri

Kapalı alanda yapılan çalışmalar ağır sanayi, kimyasal madde ve petrol işleme endüstrileri, elektrik, gaz, altyapı gibi kamu hizmetleri uygulamaları, iletişim sistemi uygulamaları, inşaat gibi alanlarda karşılaşılabilecek bir çalışma türüdür. Çok tehlikeli sınıfta yer alabilecek sektörlerin içindeki bir çalışma şekli olduğundan dolayı kapalı alanlarda yapılan çalışmalar üzerinde düşünülmesi gereken bir konudur. Kapalı alanların tasarımlarının belli bir fiziki sınır içinde yer almasından iş sağlığı ve güvenliği uygulamaları bu alanlarda yeteri kadar yerine getirilememektedir.

1.    KAPALI ALANLAR VE ÖZELLİKLERİ

1.1        Kapalı Alan Nedir?

Tamamen veya kısmen kapatılmış sınırlı bir hacmi olan, içerisinde sınırlı miktarda hava bulunan ve çalışma yeri olarak tasarlanan alanlar  “kapalı ortam” olarak adlandırılır.Sürekli çalışmaya göre tasarlanmamış olan girişleri ve çıkışları kısıtlı olan alanlar, kapalı alanlar olarak nitelendirilmektedir.

Kapalı alanlar çok çeşitli şekil ve ölçüde olabilir ve ağır sanayi, gıda, kimyasal madde ve petrol işleme endüstrileri, elektrik, gaz, altyapı gibi kamu hizmetleri uygulamaları, iletişim sistemi çalışmaları, inşaat alanları gibi uygulamalar içinde bulunabilirler. Aşağıdaki sayılan yerler birer kapalı alan olarak tanımlanmaktadır.

  • Kuyular
  • Menholler
  • Tüneller
  • Silolar
  • Kanallar
  • Açık Çukurlar ve Havuzlar
  • Soğuk Depolama Alanları ve Ambarlar
  • Depolar ve Tanklar

Genellikle kapalı alanlar çalışanların devamlı çalışma yapmaları için tasarlanmamıştır. Çalışanların bu alanlarda girip çalışabileceği kadar yeterli büyüklüğe sahip çalışma alanları bulunmaz. Bundan dolayı hareket alanı kısıtlanmış bu yerlerde doğal hava hareketleri sağlanamayacağından tehlikeli atmosferik ortamlar oluşmaktadır.    

1.2        Kapalı Alan Özellikleri

Kapalı alanlarda kimyasallar, göçme ve çökme sonucu olumsuz çevre koşulları, atık ya da lağımlar ortamı tehlikeli hale getirmektedir. Tüm bu değişkenlikler gözlemlenebilir ve fark edilebilir şekilde olmamaktadır. Zaman içerisinde oluşabilecek ani değişimler kapalı alanların tehlikeli atmosferik bir ortama dönüşmesini sağlayabilir

ABD’nin Toplum ve Sağlık Bakanlığı bünyesindeki Hastalıkları Önleme ve Kontrol Merkezine(C.D.C) bağlı olarak çalışmalar yapan Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Enstitüsü(NIOSH) tarafından kapalı alanlardaki işçi ölümleri ile ilgili yayınlamış olan yazıda kapalı alanları sınıflandırmıştır. NIOSH’un yaptığı bu çalışma tehlike durumlarına dikkate alınarak A, B, C olmak üzere 3 sınıfta sıralanmıştır.. Ayrıca tutuşabilirlik ve zehirleyicilik (toksiklik) oranlarına göre de bir sınıflandırma yapılmıştır.

Tablo 1

Kapalı Alan Sınıflandırması

Özellikler
A Sınıfı B Sınıfı C Sınıfı
Ciddi hayati tehlike Tehlikeli, ancak ciddi hayati tehlike yok Potansiyel Tehlike
Oksijen
A Sınıfı B Sınıfı C Sınıfı
O2≤%16 ya daO2≥% 25 %16.1< O2<%19.4%21,5< O2<%25 %19.5< O2<%21.4
Tutuşma Özelliği
A Sınıfı B Sınıfı C Sınıfı
En küçük tutuşma değerinin %20’si yada fazlası En küçük tutuşma değerinin %10’u ile%19’u arası En küçük tutuşma değerinin %10’u ya da daha azı
Zehirleyicilik
Çok Ciddi hayati tehlike Zehirleme değerinden daha yüksek* Zehirleme değerinden daha düşük*
         

Kaynak: US Department of Health an Human Services-NIOSH, Worker Deaths in Confined Spaces,1994,s.8

* 29 CFR Part 1910 Numaralı Standartta Yer Alan Referans Değerler

2.    KAPALI ALANLARIN TEHLİKELERİ

Kapalı alanlardaki tehlikeler; ortamın atmosferik şartlarının değişmesi, tehlikeli miktarda veya konsantrasyonda gaz ve zehirlerin ortaya çıkması, patlama ve yangın oluşması, göçük ve çökmelerle meydana gelmesi gibi durumlardan kaynaklanır.

Tehlikeler genel olarak aşağıdaki kaynaklardan ortaya çıkabilir.

  • Yangınlara veya patlamalara yol açabilen gazlar veya buharlar,
  • Boğulmalara sebep olabilecek oksijen yetersizliği,
  • Temas, deri yoluyla emilim veya sindirim, teneffüs veya açık yaralardan sızma yoluyla sağlığa zararlılık,
  • Olabilecek zehirli, aşındırıcı, tahriş edici, alevlenebilir veya sıcak maddeler,
  • Su debisinin veya seviyesinin artması (Örneğin sağanak yağmur veya taşkından sonra),
  • Enfeksiyonlara yol açabilen mikroorganizmalar veya bunların metabolik ürünleri,
  • Radyoaktif maddeler 

2.1        Ortam Havası ile İlgili Tehlikeler

Çalışma yapılan kapalı bir ortamın havası çalışanların sağlık ve güvenliğini tehlikeye atacak değişimler geçirmesi sonucunda kirli havaya dönüşmektedir. Kirli hava; pis hava, zehirli hava, patlayıcı hava ve tozlu hava olarak dört grupta incelenir. Pis hava, % 20’den daha az oksijen ihtiva eder ve bu tip hava karışımı bulunan yerlerdeki çalışmalarda kısa zaman içinde yorgunluk belirtileri görülür. Zehirli hava, insan hayatını tehlikeye düşüren zararlı gazlardan oluşan havadır. Bu şekildeki hava, insan organizmasına kimyasal etkisinden dolayı zararlı olmakta ve hatta ölüm meydana getirmektedir. Bu gazlara örnek olarak karbon monoksit, azot oksitleri, hidrojen sülfür, kükürt dioksit ve radon gazları gösterilebilirPatlayıcı hava, bütün yanıcı gazları bileşiminde bulunduran havadır. Bu gazlar, özellikle metan, etan, propan, bütan gibi hidrokarbonlar ve hidrojen, karbon monoksit ve hidrojen sülfür gibi gazlardır. Tozlu hava ise, içerisinde belli konsantrasyonda toz ihtiva eden havayı belirtir.

Ortam şartları dikkate alındığında 3 temel etmen ortaya çıkmaktadır. Bunlar oksijence yetersiz ortam, zehirli ortam, patlayıcı ortamlardır.

2.1.1       Oksijence Yetersiz Ortam

Kapalı bir mekân içindeki oksijen yetersizliği ya tüketim sonucu ya da oksijenin bir diğer gazla yer değiştirmesi sonucu oluşabilir. Oksijenin tüketimi ise yanıcı maddelerin yanması esnasında (ısıtma, kaynak, kesme v.b. gibi) oluşur. En önemli oksijen tüketimi bakteriyel oluşumlarda söz konusudur. Bunun en çarpıcı örneği de fermantasyondur. Oksijen yetersizliğinin ikinci kaynağı da daha önce belirtildiği gibi O2 gazının bir diğer gaz ile yer değiştirmesidir. Bu tür gazlar helyum, argon, ve azot tur. Ayrıca, doğal olarak kanalizasyon kanallarında, stok silolarında, kuyularda, tünellerde oluşabilen CO2 gazı da yine aynı özelliği göstermektedir.

Kapalı ortamlarda rastlanabilecek oksijen eksikliğine sebep olan boğucu gazlar genel olarak iki sınıfta incelenebilir.

Basit boğucu gazlar: Karbondioksit (CO2), Metan (CH4), Etan (C2H6), Propan (C3H8), Bütan (C4H10), Hidrojen (H2), Azot (N2)

Kimyasal boğucu gazlar: karbon monoksit (CO), Hidrojen sülfür (H2S), Hidrojen siyanür (HCN), vb. dir.

Basit boğucu gazlar ortamdaki oksijenin azalmasına sebep olmaktadırlar. Kimyasal boğucu gazlar ise daha çok ortamın zehirli bir havaya çevirip insan organizması üzerinde hayati tehlikeler oluşturmaktadırlar.

Oksijen miktarının insan sağlığına etkisi

O2 (%) Etki
20.9 Normal nefes alma
19 Neredeyse normal nefes alma
16 Nefes almada ve kalp atışında hızlanmaHareket ve koordinasyonda azalma
14 YorgunlukDuygusal ÇöküntüHareket ve koordinasyonda zorlanma
12 Hareket ve koordinasyonu kaybetmeBulantı ve kusmaSolunumun İyice azalaması (kalp hasar verebilir)
>10 Bulantı ve kusmaTüm hareketlerin kaybolmasıBilincin kaybolmasıÖlüm

Kaynak: Standard Z94.4-02 Selection use and Care Of Respirators, CSA(Canadian Standards Association)

2.1.2       Zehirli Ortam

Zehirli ortamlarda en çok karşılaşılan gazları karbon monoksit (CO), Hidrojen sülfür (H2S), Hidrojen siyanür (HCN), Azot Oksit (NOx), Kükürt dioksit SOv.b. olarak sıralayabiliriz. Bu tür gazlar genellikle ortamda bulunan maddelerin kimyasal tepkimeleri sonucunda ortaya çıkmakta ve aynı zamanda oksijeni yetersiz kılmaktadır. Kapalı ortamlarda ortaya çıkarak çalışanları hayati olarak etkileyen bu gazları kimyasal boğucu gaz olarak adlandırabiliriz.

2.1.3       Patlayıcı ve Yanıcı Ortam

Yanıcı maddelerin gaz, buhar, sis ve tozlarının atmosferik şartlar altında hava ile oluşturduğu ve herhangi bir tutuşturucu kaynakla temasında tümüyle yanabilen karışımına patlayıcı ortam denir.

 

Yangının olması için üç unsurun bir araya gelmesi gerekir (Şekil 2). Bunlar Oksijen, Yanıcı madde (yakıt), Tetikleme kaynağı(statik elektrik,kıvılcım v.b.) dır. Ancak kapalı alanlarda gerçekleşmesi olası patlamanın yangından farkını ortaya koymak için yanıcı maddenin toz halinde olması, ortamda asılı halde madde-toz bulutu bulunması ve kapalı bir ortama sahip olması gerekir(Şekil 3).

 

Bazı Kimyasalların Patlama Alt Ve Üst Değerleri

Madde Alt Patlama Sınırı (LEL) % Üst Patlama Sınırı (UEL) %
Amonyak 16 25
Asetilen 3 82
Benzin 1,3 7,1
Hekzan 1,1 7,5
Hidrojen Sülfür 4 44
Karbon monoksit 12,5 74
LPG 2 9
Metan 5 15
Metil Alkol 7,3 36

 

Yangın ve patlama güvenliğinin sağlanabilmesi için ortamdaki yanıcı madde buharlarının LEL değerlerinin altında olması gerektiği açık bir şekilde görülebilir.

Kapalı ortamlardaki yanıcı madde varlığını ölçmek için kullanılan gaz ölçüm detektörleri de bu LEL değerini belirli kesirlere bölerek ölçüm yapmakta( örneğin %0 –%100 LEL) ve ortamdaki yanıcı maddenin yanıcılık sınırına ne kadar yakın olduğu hakkında bilgi vermektedir.

Tablo 9

Alt Patlama Değerlerine(LEL) Göre Giriş Kriterleri

Seviye Faaliyet
%0 – %5 Giriş izni verilir. Kıvılcım çıkaran işler yapılabilir.
%5 – %10 Ölçmeye devam edin, kıvılcım çıkaran tüm faaliyetleri durdurun. Kıvılcım çıkarmayan çalışmalar yapılabilir.
%10 – %25) Olağanüstü dikkat gerektiren durum. Giriş izni verilmez.
≥%25 Patlama tehlikesine yaklaşıldığını gösterir. Çalışma alanı havalandırılır ve gerekiyorsa terk edilir.

2.2        Fiziksel Tehlikeler

Fiziksel tehlikeler kapalı ortam yapısının değişmesi ile göçük, çökme v.b. durumlar olacağı gibi mekanik, elektrik kaynaklı problemlerde olabilir.

2.2.1       Göçük ve Çökmeye Bağlı Boğulma

Boğulmaya neden olan göçme ve çökme gibi olaylarda toplu haldeki maddenin altında kalarak yutulma olayı meydana gelir. Bu riske neden olabilecek maddelere; plastik, kum, gübre, kömür, kül tozu, hububat ve hayvan yemi gibi akıcı yapıdaki katılar örnek olarak verilebilir. Batarak boğulma ise kapalı alan içindeki gevşek malzemenin ölüme sebep olmasıdır. Batarak boğulma mısır, buğday, kum, çakıl ve diğer gevşek malzemelerin depolandığı, işlem yapıldığı veya nakledildiği tanklarda, silolarda ve benzeri alanlarda meydana gelebilmektedir(şekil4). Bu tür malzemelerin davranışları önceden tahmin edilemez ve tuzağa düşme-gömülme saniyeler içinde olabilmektedir.

Köprülenme diye bilinen durum ise ek bir tehlike yaratabilir. Gevşek malzeme aşağıdan boşaltılırken üst kısmın tankın kenarına yapışması sonucu arada bir şekilde boşluğun meydana gelmesidir. Boşluğun üstündeki malzeme uyarı vermeden çökebilir ve köprünün altında çalışanları tuzağa düşürebilir. Köprülenme; kireç taşı, kömür, talaş, çakıl, soya fasulyesi gibi malzemelerde meydana gelebilir. Köprülenme oluşmasındaki etkenler; depolanma tankının çapı ve depolanan malzemenin nem oranıdır.

2.2.2       Mekanik ve Elektrik İle Oluşan Tehlikeler

Kapalı alanlarda mekanik ve elektrikli aletlerle çalışmalar yapılmaktadır. Kaynak, kesme, lehimleme, zımparalama, boya, temizleme ya da yağ giderme (degreasing) ve kumlama gibi işlemler bu alanda yapılan tehlikeli çalışmalar olarak nitelendirilebilir. Örneğin temizleyici çözücüler birçok endüstri alanında temizlik ve yağ giderme işlemlerinde kullanılmaktadır. Bu çözücülerin kapalı alan içindeki buharları oldukça zehirlidir. Ayrıca kaynak, kesme, lehimleme gibi sıcak işlemlerin ortamdaki oksijeni tükettiğine de dikkat edilmelidir.

2.3        Diğer Tehlikeler

Kapalı alanlar, biyolojik ve çevresel etmenlerle beraber bu alanların tasarımlarından kaynaklanan bazı tehlikeleri de barındırmaktadır. Kapalı alan tanımlamaları içerisine giren özellikle üst kısmından girişi bulunan kuyu ve menhol gibi çalışma alanlarında nesne(iş aleti, parça, malzeme v.b.) düşmesi gibi tehlikeler çalışanların yaralanmalarına sebep olmaktadır. Buhar v.b. sıcak hava ile temizlenmiş tank, depo gibi alanlarında ortam soğumadan içeriye girmesi çalışanların yaralanmalarına sebep olmaktadır.

Çalışma yapılan kapalı alanlar işin türünden, depolanan malzemeden ve yapısal durumundan dolayı biyolojik olarak insan sağlığını etkileyen bazı sorunlara neden olabilir. Virüs, bakteri ya da mantar gibi bazı mikroorganizmalarla temas edilmesi halinde bulaşıcı hastalıklarla karşılaşma olasılığı oldukça yüksektir.

Çevresel etmenler arasında ciddi risk oluşturabilecek olan hususlardan birisi termal şartlarla ilgili olandır. Sıcaklık derecesinin düşük olduğu alanlarda çalışanlarda vücut ısısında azalma, üşüme ve donma görülebilir. Önlem alınmadığı takdirde ölümcül sonuçlar da ortaya çıkabilir. Kapalı alanlarda aşırı gürültü de karşılaşılabilecek çevresel etmenler arasında değerlendirilebilir. Çalışma yapılırken kullanılan ekipmanlar ve malzemeler kapalı alanların yapısından kaynaklanan akustiğinde etkisiyle ciddi oranda gürültü meydana getirirler.

Yukarıda bahsedilen tehlikelere ek olarak yüksekten cisim düşme ihtimali, ıslak zeminler, radyasyon ve vücudun zararlı maddelerle temas etmesi gibi durumlar da çevresel etmenlerin neden olabileceği tehlikeler arasındadır.

3.    KAPALI ALANLARDA YAPILMASI GEREKEN İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ TEDBİRLERİ

Kapalı alanlarda yapılması gereken tedbirlerden ilki eğer mümkünse yapılacak çalışmadan kaçınmaktır. Ancak sektörlere ve işlerin mahiyetine göre bazı işlerde kapalı alanların çalışma gerekliliği zorunlu hale gelmektedir. Böyle durumlarda gerek işe başlamadan önce gerekse de işin devamında ve sonrasında iş sağlığı ve güvenliği açısından birçok tedbirler bulunmaktadır. Alınması gereken bu tedbirler bütüncül olarak uygulandığında çalışanlar için güvenli bir çalışma ortamı tesis edilmiş olur.

3.1        Kapalı Alanlarda Giriş-İzin Sistemi

Çalışma yapılan yerlerde çalışanların sağlık ve güvenliklerini ciddi şekilde tehlikeye düşürecek işler için yazılı çalışma izni istenmelidir. Bunları kapalı ortama giriş ve burada yapılan çalışmalar, elektrik gerilimi altında yapılan çalışmalar v.b. olarak düşünebiliriz.

İş izin sistemi genellikle pek çok bakım onarım faaliyeti için güvenli çalışma sistemlerinin önemli bir parçasıdır. İş izni formları kullanıldığında işin gerekli güvenlik önlemleri altında yapılması sağlanır ve formlar sayesinde yapılacak işle ilgili tüm öngörülebilir tehlikelerin dikkate alınmış olduğunun net bir kaydı da tutulmuş olur. İş izni sistemi aynı zamanda ilgili kişiler arasında iletişim kurulmasına yardımcı olmaktadır.

Herhangi bir çalışanın izin gerektiren kapalı alana girişinden önce bir prosedür ve önlem sistemi oluşturulmalı ve izlenmelidir. Amirler, nezaretçiler (gözlemciler) ve alanda çalışacak olanlar için bu yerin özelliklerinin iyice bilinmesi zorunludur. Çalışanın güvenliğini garantilemek için elde doğru ekipman olması da kritik bir konudur. Kapalı alana giriş için aşağıdaki prosedür izlenmelidir:

Kapalı alanlarda güvenli çalışma ortamını sağlayabilmek için giriş iznini onaylayan işletme sorumlusu/şefi gerçekleştirilmesi istenen iş için gerekli incelemeyi yaparak böyle bir ihtiyacı tespit etmelidir. İşin muhakkak yapılması gerekiyorsa kapalı ortamda çalışma iznini vermelidir. Girişe yetkili kişilere, kullanılması ve güvenirliği onaylanmış ”gaz ölçme”,”uygun havalandırma”, ”çalışanların donanımlarını indirme-kaldırma”, ”haberleşme” ve kontrol ile donatılmalıdır.

Çalışma bittikten sonra da kontrol edilmeli ve bunun sonucunda verilen kapalı alanlarda çalışma giriş izni sonlandırılmalıdır.

3.2        Ortam Havasıyla İlgili Tedbirler

Kapalı ortamlarda meydana gelen ölümlü iş kazaları çoğunlukla atmosferik şartların uygunsuzluklarından kaynaklanmaktadır. Çalışma alanlarına uygun ortam havasını sağlamak şarttır. Öncelikle uygunsuzluğa sebep olan riskleri tespit etmek gerekir.

Çalışma alanlarına girilmeden önce atmosferik ölçümler mutlaka yapılmalıdır. Ortamda bulunan gaz ve buharlar tespit edilmelidir. Bu ölçümler doğru kalibre edilmiş uygun gaz algılama cihazlarıyla bu konuda eğitim almış bir kişi tarafından gerçekleştirilmelidir. Öncelikle aşağıdaki sırayla belirtildiği gibi ölçümlerin yapılması gerekmektedir.

  • Ortamdaki oksijen gazının miktarı ölçülmeli
  • Ortamdaki parlayıcı-patlayıcı gaz ve buharların tespit edilmesi,
  • Ortamdaki zehirli gazların ölçümünün yapılması

3.2.1       Oksijen Seviyesi İle İlgili Tedbirler

Oksijenin, teneffüs ettiğimiz ortam içerisindeki normal seviyesi %20.9 dur. Bu konsantrasyon ile ilgili olarak, tüm dünyanın ortak kabul ettiği müsaade edilebilen alt limit %19.5, üst limit ise %23.5 dür. Oksijen gazının miktarı en düşük güvenli seviye düzey (%19,5) ile en yüksek güvenli düzey (%23,5)  arasında bulunup bulunmadığı tespit edilmelidir.

Oksijen konsantrasyonu hacimsel olarak %23,5 değerinin üzerine çıkarsa bu atmosfer ortamı oksijen açısından zenginleşmiş olarak değerlendirilir ve kararsız davranma eğilimindedir. Oksijenin zenginleşmesinin sonucu olarak ateşleme veya patlama olasılığı ve şiddeti önemli oranda artar. Eğer çalışma yapacağımız kapalı alanda güvenli oksijen seviyesi bulunmuyorsa, yeterli ve uygun mekanik havalandırma sistemleri kurulması gerekmektedir(şekil:7). Ortamı saf oksijenle havalandırmak yangın veya patlama riskini önemli ölçüde artıracağından havalandırma sistemi kullanılacaksa atmosfer havasıyla yapılmalıdır. Ayrıca İşyeri Bina ve Eklentilerinde Alınacak Sağlık Ve Güvenlik Önlemlerine İlişkin Yönetmeliği’nde kapalı işyerlerinin havalandırılması aşağıdaki şekilde belirtilmiştir:

  • Kapalı işyerlerinde çalışanların ihtiyaç duyacakları yeterli temiz havanın bulunması sağlanır. Yeterli hava hacminin tespitinde, çalışma yöntemi, çalışan sayısı ve çalışanların yaptıkları iş dikkate alınır.
  • Çalışma ortamı havasını kirleterek çalışanların sağlığına zarar verebilecek atıkların ve artıkların derhal dışarı atılması sağlanır. Boğucu, zehirli veya tahriş edici gaz ile toz, buğu, duman ve fena kokuları ortam dışına atacak şekil ve nitelikte, genel havalandırma sisteminden ayrı olarak mekanik (cebri) havalandırma sistemi kurulur.
  • Mekanik havalandırma sistemi kullanıldığında sistemin her zaman çalışır durumda olması sağlanır. Havalandırma sisteminin çalışmaması, iş sağlığı ve güvenliği yönünden tehlikeli ise arızayı bildiren kontrol sistemi tesis edilir. Mekanik ve genel havalandırma sistemlerinin bakım ve onarımları ile uygun filtre kullanım ve değişimleri yıllık olarak yetkili kişilere yaptırılır.
  • Pasif (suni) havalandırma sistemlerinde hava akımının, çalışanları rahatsız etmeyecek, çalışanların fiziksel ve psikolojik durumlarını olumsuz etkilemeyecek, ani ve yüksek sıcaklık farkı oluşturmayacak şekilde olması sağlanır.

 

Çalışma yapılan fiziki şartları ve durumu eğer ki havalandırılma yapılamıyor veya yapılan havalandırmanın yetersiz kalması durumu söz konusu ise girişe yetkili çalışanlar kendinden temiz hava beslemeli solunum cihazları kullanarak kapalı alanlara girmesi sağlanmalıdır .

3.2.2       Parlayıcı-Patlayıcı Gaz ve Buharların Seviyesi ile İlgili Tedbirler

Kapalı alanlarda bulunan alevlenebilir gaz ve buharlar patlama ya da yangın riski oluşturmaktadır. Bu gaz ya da buharlar tek başlarına risk teşkil etmemelerine rağmen, yeterli seviyede oksijen ve tutuşturucu kaynak ile birleşmeleri halinde patlayıcı ortam oluşturabilirler. Bu tür gaz ve buharların patlamaya neden olabilmesi için alt ve üst patlama limitlerinin arasında bir değere sahip olması gerekir.

Kapalı alanda yapılan çalışmalarda ideal durum, LEL değerinin sıfır “0” olmasıdır. Bu durumda içeride sıcak ve/veya ateşli çalışma izni verilebilir. Giriş izni verilmeden önce mutlak surette havalandırma yapılmalı ve yanıcı maddelerin ortamdan uzaklaştırılması sağlanmalıdır.

Patlama tehlikesine neden olabilecek patlayıcı gazlar, buharlar, sisler veya yanıcı tozların isteyerek veya istemeyerek ortaya çıkması halinde, bunların güvenli bir yere uygun şekilde yönlendirilmesi veya uzaklaştırılması sağlanmalı, bunun yapılması pratik olarak mümkün değilse yayılmalarını önleyecek başka uygun önlemler alınmalıdır.

İşletme civarındaki konsantrasyonlar gaz algılama ve alarm cihazları ile izlenebilir. Bu alarmların kullanımı için önemli öncelikler aşağıdadır:

– Maddelerin muhtemel mevcudiyetinde, kaynağın yeri, maksimum kaynak mukavemeti ve dağılma şartları yeteri kadar bilinmelidir.

– Cihazın cevap süresi(response time), alarm seviyesi ve çapraz duyarlılık gibi özelikleri kullanım şartlarına uygun olmalıdır.

– Önleme noktalarının yerleri ve sayısı beklenen karışımları hızlı ve güvenilir şekilde algılanabilir olarak seçilmelidir.

– Cihazın etkili olmasıyla koruyucu önlemler alınana kadar hangi alanların riskli olduğu bilinmelidir. Bu acil alanlarda -yukarıdaki noktalara bağlı olarak-ateşleme kaynaklarından sakınılmalıdır.

Eğer tehlikeli patlayıcı ortamın oluşmasını engellemek mümkün olmuyorsa, onun ateşlenmesi önlenmelidir. Bu, muhtemel ateşleme kaynaklarının azaltılması veya patlayıcı ortam ile bir araya gelmesinin önlenmesi için alınacak koruyucu tedbirlerle başarılabilir.

Eğer bir işyerinde potansiyel patlama riski varsa, bu çalışma organizasyonunun belli ihtiyaçları karşılama zorunluluğunu gösterir. Organizasyon önlemleri teknik önlemlerin tek başına kâfi gelmediği yerlerde ve patlamadan korunmanın devam ettirilemediği işyerinde alınmak zorundadır.

Aşağıdaki organizasyon önlemeleri uygulanmalıdır:

  • Çalışma yapılacak yerle ilgili kapsamlı bir risk değerlendirilmesi yapılmalı
  • Patlamadan koruma dokümanı oluşturulmalı;
  • Çalışanlar patlamadan korunma hususunda eğitilmeli;
  • Çalışanların yeteri kadar ehliyetli olduklarından emin olunmalı;
  • Patlamadan koruma dokümanıyla belirtilen tehlikeli işlerde çalışma giriş izni sistemi uygulanmalı;
  • Çalışma ortamında devamlı bakım ve inceleme yapılmalı;
  • Gerekli yerlerde tehlikeli alanlar işaretlenmeli.

 

3.2.3       Zehirli Gaz Seviyesi ile İlgili Tedbirler

Zehirli gazlar yenme, yutulma solunma veya deri yoluyla emilmesi halinde basit yaralanmalardan ölüme varan zararlara neden olabilmektedirler. Kapalı alanlarda yapılan çalışmalarda gazlarla ilgili tehlikeler çalışma başlamadan önce ortamda mevcut olabileceği gibi, çalışmanın yapıldığı sırada kullanılan malzeme, makine ve teçhizat aracılığıyla sonradan da ortaya çıkabilir. Özellikle kanalizasyonlarda ve tanklarda yapılan temizlik çalışmalarında tortu ve kitlelerin yerinden oynatılmasıyla hidrojen sülfür gazı ortaya çıkma ihtimali çok yüksektir. Ayrıca silolardaki hububatların fermante olmasıyla ortamdaki oksijen oranının azalıp zehirli gaz çıkma ihtimali de olasıdır.

Kapalı ortamlardaki zehirli gaz ile mücadele edebilmek için oluşabilecek gaz ve buharların maruziyet değerlerinin bilinmesi gerekmektedir.

Zararlı Kimyasalların İzin Verilen Maruz Kalma Sınırları (ppm)

Kimyasal Madde Zaman Ağırlıklı Ortalama(ppm)(TLV-TWA)* Kısa Dönem Maruziyet Sınırı (ppm)(TLV-STEL)* Hayati Tehlike Sınırı (ppm)(IDLH)**
Karbon monoksit(CO) 25 1200
Hidrojen sülfür (H2S) 10 15 100
Karbon dioksit(CO2) 5000 30000 40000
Sülfür dioksit(SO2) 2 5 100
Benzen(C6H6) 0,5 2,5 500
Hidrojen Siyanür(HCN)   4,7 50
Nitrojen Dioksit (NO2) 3 5 20
Nitrik Oksit(NO) 25 100
Arsin(AsH3) 0,05 3
Kükürt Dioksit(SO2) 3 5 100
Amonyak(NH3) 25 35 300

3.3        Çalışma Esnasındaki Tedbirler ve Kişisel Koruyucu Kullanımı

Kapalı alanlarda asla yalnız çalışılmamalı, mutlaka ikinci kişiler kapalı alan dışında yardımcı olarak bulunmalıdır.Gözetmen veya nezaretçi diyebileceğimiz bu kişiler her aşamada güvenliği kontrol etmelidirler.

Kapalı alana girecek çalışanların mutlaka yapacakları işe uygun iş sağlığı ve güvenliği eğitimi almış olmalıdırlar. Karşılaşacakları riskleri bilen ve acil durumlarda ne yapması gerektiğini kavramış çalışanlar kapalı ortamlarda çalışma esnasındaki tehlikelerin üstesinden gelebilirler.

Kapalı alanlarda çalışmaya başlamadan önce mevcut veya daha önceki çalışmadan kalan atıkların temizlenmesi gerekmektedir. Bölüm 2.1 de belirtilen ortam havasıyla ilgili risklere karşı önlem almak için öncelikle ortamın havasının ölçümü yapılmalı ve gerekli ise havalandırma sisteminin kurulması sağlanmalıdır.

Kapalı ortamın içerisine güç, gaz ve diğer maddelerin girişini hemen kesebilecek düzenek hazır bulundurulmalıdır.

Kapalı alanlarda kullanılabilecek KKD grupları aşağıda belirtilmiştir;

  • Baş Koruyucuları
    • Koruyucu baretler
  • Kulak Koruyucuları
    • Tam Akustik Baret
  • Göz ve Yüz Koruyucuları
  • Solunum Sistemi Koruyucuları
    • Hava Beslemeli Solunum Cihazları
    • Kendinden Temiz Hava Beslemeli Solunum Cihazları(SCBA)
  • Vücut Koruyucuları
    • Düşmeyi önleyici ekipman (gerekli tüm aksesuarlarıyla birlikte)
    • Vücudu boşlukta tutabilen donanım (paraşütçü kemeri)
    • Toz geçirmez giysi
    • Gaz geçirmez giysi

Bunların haricinde oksijen ferdi kurtarıcı(OFK) ve çoklu gaz ölçüm cihazları da çalışanların kapalı alanlarındaki çalışmalarda kullanılabilir. Ortam havasında bulunan zararlı gaz ve buharların çalışanlar için Müsaade Edilen Azami Konsantrasyon(MAK) değerinin üzerinde olduğu gaz ölçüm ve değerlendirilmelerinde tespit edildiğinde Hava Beslemeli Solunum cihazları kullanılmalıdır.

 

3.4        Acil Durumlar ve Kurtarma Tedbirleri

Kapalı alanlarda yapılan çalışmalarda ölenlerin % 60’tan fazlasını kurtarma faaliyeti için alana girenler oluşturmaktadır. Bu nedenle nezaretçiler içerideki işçiyi yaşam hattı, üçayaklı çekiciler ya da kaldırma araçları kullanarak kurtarmaya çalışmalıdır(Şekil:13). Bunun dışında ne olursa olsun nezaretçi personel asla kapalı alana girmemelidir. Kapalı alan içerisinde öldürücü tehlikenin devam ettiği varsayılarak, alana yalnızca uygun donanımı olan eğitimli kurtarma personelinin girmesine izin verilmelidir.

Bu alanlarda çalışma yapılırken iş gereğinden kaynaklanan risk ve tehlikeler için alınan tedbir ve önlemler kadar acil durum ve kurtarma faaliyetlerinde de planlı ve hazır tedbir ve önlemler alınmalıdır. Bu faaliyetleri gerçekleştirmek için etkili bir planın hazırlanması gerekmektedir. Planlar, kapalı alanın niteliğine, belirlenen risklere ve sonuç olarak acil kurtarmanın niteliğine bağlı olarak oluşturulacaktır.

 

Kapalı alanda çalışanlar ise aşağıdaki durumlardan herhangi biri oluştuğunda alanı terk etmelidirler.

  1. Gözlemciden alanı boşaltma talimatı aldığında,
  2. Alanda tehlikeli bir durumun oluştuğunu gösteren belirti veya semptomların farkına vardığında,
  3. Yasaklanmış bir durumla karşılaştığında,
  4. Boşaltma alarmını duyduğunda.

Kurtarma faaliyetleri acil durum yaşandığında yapılacak en önemli işlerden birisidir. Bu faaliyetlerde görev alacak kurtarıcıların uygun eğitimi almış, görevlerini gerçekleştirebilecek yapıda, her koşulda hazır ve uygun solunum cihazı, gaz ölçüm cihazı, yangın söndürme cihazı, kurtarma halatları gibi kurtarma ekipmanlarını kullanma kabiliyetine sahip olmaları gerekmektedir. Kurtarıcıların ilk yardım eğitimi almış ve ekipmanlara da sahip olmaları gerekmektedir. Kapalı bir ortamda yaşanan kazaya ulaşan kurtarma ekibi kazazedeyi hemen dışarı çıkarmak yerine olay yerinde ilk yardım müdahelesiyle çalışanların hayatta kalmasını sağlayabilir. Kurtarma ekibinin bir diğer dikkat etmesi gereken ve son zamanlarda yaşanan kazalarda sıkça karşılaştığımız bir hususta kurtarıcıların kendilerini korumadan bu faaliyetleri icra etmeye çalışmalarıdır. Son yıllarda yaşanan kapalı alandaki birçok olayda kaza meydana geldikten sonra kurtarma konusunda eğitim almamış ve kurtarma ekipmanına sahip olmayan çalışanlar mahsur kalan çalışanları kurtarmak için olay yerine indiklerinde hayatlarını kaybetmişlerdir.

Kurtarma faaliyetleri gerçekleşirken aynı zamanda yerel acil servislere (itfaiye gibi) olayı haber vermek ve olası tehlikelerden bahsetmek gerekmektedir. Gerçek bir acil durum ve kurtarma faaliyetinin başarıya ulaşması için öncesinde tatbikat yapılması şarttır. Yapılmış bir tatbikatın gerçek kurtarma faaliyeti esnasında ortaya çıkabilecek aksaklığın giderilmesine ve kurtarma ekibi ile kapalı alan çalışanlarının bu konuda eğitilmesine yardımcı olacağı kuşkusuzdur.

4.    SONUÇ VE DEĞERLENDİRME

Kapalı alanda yapılan çalışmaların ciddi hayati riskleri taşıması ve çalışanların bu riskleri fark edememesi yüzünden çok sayıda ölümlü kazalar meydana gelmektedir. Sadece kanalizasyon ve arıtma tesislerinde bile Tablo 11’da gösterildiği gibi 2013 ve 2014 yılında 21 çalışanımızı kaybetmiş bulunmaktayız.

Kapalı alanlarda yaşanan bu kazalar;  kapalı alanlarda risklerin ve tehlikelerin bilinmemesi, olası tehlikeleri tespit edecek teknik eleman ve ekipmanların yetersiz olması, çalışanların yaptıkları iş ile ilgili iş sağlığı ve güvenliği eğitimlerinin yeterli düzeyde verilememesi, yine kurtarma faaliyetlerinin sağlıklı işlememesi gibi problemlerden meydana gelmektedir.

Ülkemizde gerek işverenlerde gerekse çalışanlarda iş sağlığı ve güvenliği kültürünün yaygınlaşması ile iş kazaları önemli ölçüde azaltılabilir. Önemli olan önlemenin, ödemekten daha ucuz olacağı bilincinin her iki kesim tarafından benimsenmesidir.

Web sitemizde size en iyi deneyimi sunmamızı sağlamak için çerezleri kullanıyoruz. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, ondan memnun olduğunuzu varsayacağız.
We use cookies to ensure that we give you the best experience on our website. If you continue to use this site we will assume that you are happy with it.